Diğer Hastalıklar

Yaşlanmak ağız sağlığının bozulmasına neden olmaz!

Ağız sağlığımızın durumu, sadece ağız-diş bakımına bağlı değildir. Ağız sağlığımız sistemik hastalıklardan, sistemik hastalıklar nedeniyle devamlı ilaç kullanımından ve yanlış beslenmeden de olumsuz etkilenmektedir.
Günümüzde modern dişhekimliği sayesinde 65 yaş ve üstünde sıklıkla görülen diş kayıpları ve diş eti sorunları giderilmekte ve kişilerin kendi dişleri ile yaşlanmaları mümkün olabilmektedir.

Nelerle karşılaşabiliriz? Neler yapabiliriz?

1. Vücut Direncinin Azalması:
Yaşlanmaya bağlı olarak sistemik hastalıklarda artış görülmektedir, bu durum vücut direncinde azalmalara yol açar. Ağızdaki bakterilerle de mücadele zorlaşır. Genel sağlık kontrollerinin düzenli olarak yapılması, sorun çıkmadan sağlıklı kalmanın yoludur.

2. Dişeti Rahatsızlıkları:
Yaşlanma ile vücut direncinin düşmesi, diş etlerinde sık iltihaplanmalara, dişlerin aralarının açılmasına ve diş eti çekilmesiyle diş köklerinin ortaya çıkmasına sebep olabilir. Bu diş eti rahatsızlığına periodontitis denir. Diş ve diş etlerinin temizliği yumuşak diş fırçasıyla fırçalayarak yapılmalıdır. Ayrıca dişhekiminizin tavsiyesi doğrultusunda diş arası fırçası ve elektrikli diş fırçası kullanılarak sorunların gelişmesini veya ilerlemesini önleyebiliriz.

3. Çürüklerde Artış:
Dişlerin diş etine yakın bölümlerinde ve diş köklerinde çürükler görülebilir. Bu çürükler tedavi edilmezlerse çok hızlı ilerleyip diş kaybına da yol açabilirler. Bu durumun önlenmesi için, dişhekiminizin florür uygulaması ve dişhekiminiz gerekli bulursa tavsiye edeceği gargaranın kullanılması uygundur.

4. Yaşlanma ile Tükürük Miktarında Azalma:
Ağız Kuruluğu; (Kserostomi) en sıklıkla karşılaşılan sorundur. Tükürük, ağız sağlığının devamlılığının sağlanmasında ağız yumuşak dokularının nemli tutulması, ağız içindeki mikroorganizma dengesinin devamlılığının sağlanması, ağız içi yapıların mekanik olarak temizlenmesi, anti-bakteriyel ve antifungal aktivite, ağız içi asit-baz dengesinin korunması, tat alma hassasiyetine katkı sağlaması gibi çeşitli fonksiyonları ile katkı sağlar. Koruyucu olan tükürük azaldığında dişler üzerinde hızla bakteriyel plak oluşur bu da çürük ve diş eti hastalığı oluşma riskini artırır.

Baş-boyun radyoterapileri, kemoterapi ilaçları, anti-hipertansiyon (Beta-blocker) ilaçları ve anti-depresan ilaçlarının yan etkileri sonucunda da ağız kuruluğu ortaya çıkabilir. Ağız kuruluğu, ağız içi dokuların darbelere karşı direncini de azalttığı için ağızda yaralara sık rastlanır. Günde 2 kez doğru diş fırçalama ve ağız bakımı riski azaltır. Vücuttaki su kaybına karşı günde 2-3 litre su içilmelidir. Ağzınızı sık sık çalkalamanız, arada ağzınıza bir parça buz koymanız, ağız kuruluğunun azalmasında yardımcı olacaktır.
Ağız kuruluğu için dişhekiminizin tavsiye edeceği ek ürünler varsa bunlar da kullanılmalıdır.

5. Ağız Mukozasındaki Değişiklikler:
Özellikle protez kullanan hastalarda görülmektedir. Uzun süreli kullanılan ve kötü oturan protezlerin vuruklarının yol açtığı dişeti değişiklikleri görülebilir. Uzun süreli kullanılan bakımsız protezler ağızda bakteri ve mantar oluşumunu hızlanır, bu durum ilerde vurukların kansere dönüşme riskini taşır. Protez hastalarının en az yılda iki kez dişhekimi kontrolüne gitmeleri önemlidir.

6. Ağız Kokusu:
Dildeki kirler ağız kokusuna (Halitosis) yol açabilir. Tat alma duyusu- nu engeller. Dil temizliğine önem verilmelidir. Dil temizliği için dil sırtı ucuna dogru basınç uygulayarak 3-4 kez süpürür gibi fırçalanmalıdır.

7. Protezlerin Bakımı:
Sabit protezlerden kuron ve köprüler özenle fırçalanmalı, köprü altları uygun diş ipi ile temizlenmelidir. İmplantların temizliği çok daha dikkat ister. İyi temizlenmeyen diş eti kenarlarında biriken bakteriler iltihap yoluyla kemiğe dogru ilerleyip kemik yıkımına sebep olabilir.

Hareketli protezler de yemeklerden sonra su altında özel yapılmış protez fırçaları ile fırçalanmalı veya çalkalanmalıdır. Protezler yatmadan önce veya gün içinde 5-6 saat çıkarılmalı ve soğuk su içinde tutulmalıdır. Bu sürede diş etleri dinlemiş olacaktır.

Haftada bir kez protez temizleme tabletleri kullanılması da protezlerin mikroplardan arınmasına yardımcı olacaktır. Protez üzerinde birikmiş diş taşları ağız kokusuna neden olabilir, en kısa sürede dişhekiminizi ziyaret etmelisiniz.

Yaşlanma ile ilgili olarak ağız içi ve çevre dokularda şekil ve fonksiyon açısından bir takım değişiklikler meydana gelebilir. Bunların ağız sağlığımızın bozulmasına neden olmaması için kişisel bakımınızın ve düzenli dişhekimi kontrollerinin çok önemli olduğunu unutmayın.


Kendi dişleriyle yaşlanmak bir hayal değildir!
• Yaşlanma ile gelen değişikliklerden korkmayalım.
• Sağlıklı beslenmeye dikkat edelim.
• Şekerli besinlerden ve içeceklerden uzak duralım.
• Evde ağız - diş sağlığınıza önem verelim.
• Günde iki kez doğru bakım uygulayalım.
• Protezlerinizin bakımı da en az dişlerimiz kadar önemlidir.
• Tütün ürünleri tüketmeyelim.
• Protezimiz olsa bile dişhekimimizi en az yılda iki kez ziyaret edelim.




Düzenli kontrol dışında dişhekimine başvurulması gereken durumlar:
• Ağız kokusu
• Diş-çene enfeksiyonları
• Çiğneme bozuklukları
• Diş etlerinde kanama
• Diş çürükleri
• Dişlerde hareketlilik
• Sebepsiz olan çene ağrıları
• Ağızda yaralar
• Protezlerde oluşan sorunlar
• Evde tamir edilmiş protezler

Hastalar ağız içi olumsuzlukların şiddetini azaltmak için ağız hijyenlerini korumaya teşvik edilmeli, düzenli olarak, günde 3-4 kez, özellikle yemeklerden sonra 30 dakika içinde ve yatmadan önce ağız temizliği yapılmalıdır.

Diş fırçalama çok yumuşak bir fırça yardımıyla baskı uygulamaksızın antitartar, peroksit ihtiva etmeyen florür ve karbonat içeren bir diş macunu ile yapılmalıdır. İki ayrı diş fırçası değiştirilerek kullanılmalı ve klorheksidinli veya hipokloritli solüsyonlarda yıkanarak kurutulmalıdır. Ağız duşu ve elektrikli diş fırçası kullanımı tavsiye edilmez. Hasta eğer diş ipi kullanıyorsa mumlu ve şerit diş ipi kullanması önerilir, eğer kullanmıyorsa kullanıma alıştırmak için uygun bir zaman değildir. Dişler fırçaladıktan sonra günde en az dört kez, sabah, öğle, akşam yemeğinden sonra ve gece yatmadan önce Bir su bardağı kaynatılıp soğutulmuş suya yarım çay kaşığı karbonat (yemek sodası) ilave edilerek hazırlanan ağız gargarası yapılması tavsiye edilir.

Özellikle kemoterapiden 7-10 gün sonraki dönemde dişler fırçalanmamalıdır, çünkü bu dönemde diş eti kanaması ve enfeksiyon riski vardır. Fırçalamak yerine ağız gargaraları ve karbonatlı gargara ile ağız temizlenmelidir. Kemoterapi sırasında görülebilen kusmalardan sonra karbonatlı su ile hastanın sık sık gargara yapması önerilir. Eğer diş macunu ağzınızı veya dişlerinizi sızlatıyor, fırçalarken mideniz bulanıyorsa, fırçalamak yerine karbonatlı gargara ile ağzınızı temizleyin. Kanser tedavisi sırasında mümkünse hareketli protezler takılmamalıdır. Tedavi sonrası dişler düzenli fırçalanmalı, protezler her yemekten sonra ve gece yatarken kesinlikle ağzınızdan çıkarılarak temizlenmelidir. Damağa iyi oturmayan takma dişler kullanılmamalıdır. Protezler temizleyici sıvılar içinde saklanmalıdır. Mantar enfeksiyonu varsa tedavi sadece ağız içi dokulara değil protezlere de uygulanmalıdır.

Kolay yutmayı sağlamak için sulu yiyecekler tercih edilmeli ve günde en az iki litre sıvı içilmelidir. Tahrişe neden olabilecek asitli, çok sıcak ve çok soğuk içeceklerden, alkol ve tütün kullanımından kaçınılmalıdır.

Tüm bu önlemlere rağmen ağzınızda, görünüm, his veya tat yönünden bir değişiklik olduğunda doktorunuza veya hemşirenize haber vermelisiniz. Tedavi sırasında acil bir diş problemi olduğunda onkologlar hastayı, en uygun olduğu zamanda dişhekimine hazırlamalı ve kan tablosu ile uygulanan tedavi hakkında bilgi vermelidir. Dişler için mutlaka tedavi ve özellikle çekim gerekiyorsa, bunu kemoterapi başlamadan önce kan değerleri normal sınırlardayken yapılır. Diş çürüğü ya da ağrı gibi problemleriniz varsa kemoterapi uygulamasına başlamadan en az iki hafta önce dişhekimine gitmeniz gerekir. Tedavilerin sağlıklı bir biçimde sürdürülmesi ve hasta ile işbirliğinin korunması için tedaviye başlanmadan önce bir dişhekimine giderek koruyucu programları uygulamakta fayda vardır.


Referans: http://www.tdb.org.tr/tdb/v2/yayinlar/TADS_Brosur/kanser.pdf

Bu bireyler diş çürüğü ve diş eti hastalığı bakımından yüksek risk grubundadır.

Bunun sebepleri:

• Çiğneme ve yutkunma güçlüğüne bağlı olarak yumuşak ve kariojenik besin tüketimi (besinlerin uzun süre ağızda tutulması)
• Ağız açık konumda olduğundan gelişen ağız kuruluğu
• Tükürük akışının azaltan ilaç kullanımları
• Yetersiz kas ve eklem koordinasyonları
• Down sendromlu ve serebral palsi hastalığı olan bireylerde tükürüğün sürekli akması
• Görme engellilerin estetik kaygı taşıtaşımamaları gibi sebeplerle ağız sağlığını ile ağız sağlığını ihmal etmeleri ve ağız bakımını yeterince yapamamaları
• Özel bakıma ihtiyacı olan çocuk ve gençleri tedavi etmek hem hekim hem hasta için zor olacağından ağız diş sağlığını korumak çok önemlidir. Koruyucu uygulamalar mümkün olduğu kadar ERKEN başlamalıdır ve uzun süreye YAYILMALIDIR.

Neler yapılmalıdır?

Özel bakıma ihtiyacı olan bireylerde koruma programları:

• Beslenmenin düzenlenmesi (mümkün ise gece beslenmelerinin kaldırılması)
• Fermente edilebilir gıdaların azaltılması, yemek aralarında verilmemesi
• Şeker yerine ksilitol (ksilitollü sakız kullanımı,tatlandırıcı kullanımı)
• Floridlerin kullanımı (Flör vernikleri, Flöridli preparatların kullanımı)
• Klorxexidin kullanımı (vernik şeklinde)
• CPP, ACP gibi remineralizasyon sağlayan ve ürün kullanımı (sakızlara, pastiller ve gargaralara ilave olarak)
• Fissür örtücüler (dişlerin çiğneyici yüzeylerine uygulanır)
• Ailelerin eğitimi (fırçalama eğitimleri kolaylık açısından özel üç yüzlü fırçalar, elektrikli fırça önerileri, yumuşak kıllı fırça, dil fırçalaması gerekliliği, motivasyon)
• Periodik muayeneler

Görme engellilerin koruyucu programlarına ilave olarak:

Ağız hijyen alışkanlıklarının geliştirilmesi (Diş fırçalama tek tek el ile hissettirerek yapılması, diş ipi kullanımı öğretilmesi)

Özel bakıma ihtiyacı olan çocukların ailelerine tavsiyeler:

• Biberon ile beslenme sonrası bebeklere mutlaka su içirilmeli ya da ağız nemli bir tülbent ile temizlenmelidir.
• Çocuğa özel bir diyet önerilmiş ise bol şekerli ve karbonhidrat içeren gıdalar ara öğünlerde verilmemelidir.
• Mümkün ise bu tarz gıdalar ana öğünlerde tüketilmelidir.
• Püre tarzı yumuşak gıdalar ile beslenme öneriliyorsa diş fırçalama yapılamıyorsa yemek aralarında ağız su ile çalkalatılmalı ya da gıda artıkları silinerek temizlenmelidir.